19 Aralık 2010

Imogen Heap, Coffee, Cigarettes and Dreams

Kış soğuklarının ertesinde bir pazar günü...

Uzun bir haftanın ve aniden bastıran soğukların insan psikolojisi üzerinde yarattığı olumsuz etkilerden arınmak, durup dinlenmek, silkinmek için en ideal zamanlardan biri. İçimden hiçbir şey yapmak gelmediği şu günlerde beni mutlu edense, planlarım. Ne mutlu ki, daha blogumda paylaştığım ilk yazımda belirttiğim gibi, hayatımda ani değişimleri kaldırabileceğim, önemli tercihlerimi yapabileceğim bir dönemdeyim ve daha da önemlisi bunun farkındayım. Bu yüzden, kendime ayırdığım zamanlarda, hayal ettiğim, tasarladığım ve hayatımda önemli etkiler yaratacağını bildiğim planlar yapıyorum. Artık büyüdüğümü, ayaklarımın daha çok yere bastığını hissediyorum.


Bütün bir hafta araştırmasını yaptığım yüksek lisans programları ve Avrupa ülkelerinden birinde almak istediğim eğitim hayaliyle, son günlerde kendime yeni bir kapı daha açmış oldum. Her hayal yeni bir kapı olsaydı, elbette bütün balık burcu insanları onlarca kapıya açılan bir koridorda olurlardı. Ama benimkiler gerçekleştirebileceğim şeyler. Bu yüzden beni bu kadar heyecanlandırıyorlar. 

Yine de kararsızlık baki. Son 2-3 yılda o kadar ayrı yollara uzanan kapılar buldum ki, hala daha eşikte hangisinden geçeceğime karar vermeye çalışıyorum. Baktım olmuyor, bütün seçenekleri yazıp, artı ve eksilerini çıkarıp, matematik bir değerlendirme yaptım. Bu değerlendirme üç temel başlığa sahip:

Kamu Yönetimi (Eğitim aldığım alan)
Grafik Tasarım (İş sahibi olduğum alan)
Tiyatro (Olmak istediğim yer)

Tabii ki her biri, bir sürü alt başlığa açılıyor. Artı eksi değerlendirmesi henüz bitmiş değil; ama Grafik Tasarım şu an açık ara önde. Bu kadar kararsızlık yaratansa, bir yanda eğitimimi aldığım alan, bir yanda çalıştığım alan ve diğer yanda da küçüklüğümden beri hayallerini kurduğum alanın birbirinden tamamen uzak olması. Hepsini ortak paydada buluşturmayı çok isterdim.  İnsanın yapmak istediklerine, tek bir ömür yetmiyor ;))

Bende üçünün de gerektirdiği ön hazırlıkları yapmaya karar verdim. Yüksek Lisans hazırlığı da bunun bir parçası. Tabii insanın karşısına ne zaman neyin çıkacağı pek belli olmuyor. Bunu kendime hatırlatıp biraz daha esnek davranmaya çalışıyorum. Şimdilik en azından önümdeki  bir yılı artık daha net görüyorum.

***

Her zaman insanları organize eden ben olurum, bu hafta arkadaşlarım bana reddedilmeyecek organizasyonlar sundular, ona rağmen kendimi o kadar yorgun hissediyordum ki, cumartesi akşamımı erkenden uyuyarak geçirdim. (Bu yazıyı okuyorlarsa, Yunus'tan, Duygu'dan, Ati'den ve İstanbul'dan haftasonu için gelen adlarını hatırlamadığım 2 bayan arkadaştan özür diliyorum.) Ama doğru olanı yapmışım ki, şu anda tamamen dinlenmiş, enerji depolamış biri olarak, sıcak bir duşun ardından kahve&sigara keyfi yapıyorum. Bir yandan Imogen Heap çalıyor. (Sırf bu kadını tanımama vesile olduğu için The OC'yi rahmetle anıyorum.)

Sanırım bu haftayı biraz fazla içe dönük geçirdim. Önümüzdeki haftaysa, geçen haftaya inat ciddi bir dışadönüklük gerektiriyor. Bu akşam bizim fırlamanın doğum günü. Kuzey efendi 3 yaşını dolduruyor.

Yarın akşam, İzmir Devlet Opera ve Balesi'nden, daha önce bale uyarlamasını izlediğim ve hayran kaldığım Otello'nun, Giuseppe Verdi imzalı opera uyarlamasını izleyeceğim.

Salı akşamı, yaklaşık 7 aydır görmediğim Eylem'in ve uzun süreden sonra sürpriz eseri geçtiğimiz hafta gördüğüm Ezgi'nin doğum günü. Güzelyalı taraflarındaki gürültüden dolayı şimdiden özür dileriz.

Çarşamba akşamı Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nun, geçen sene kaçırdığım ve kaçırdıktan sonra deliye döndüğüm Marat&Sade oyununu izleyeceğim.

Perşembe akşamı yine uzun zamandır görmediğim Semih'le buluşup alkolün ve anıların dibine vurucaz.

Cuma günü Conversation kursumu ekmeme sebep olacak bir şey olmazsa, Alsancak - Gazi Kadınlar Sokağı'dan gelen müzik eşliğinde, İngilizce sınıfımda olacağım, ya da aynı müzik eşliğinde sokakta...


***

Yak bir sigara daha Yiğit. Tadını çıkarmaya bak. Soğuk dediğin geçer gider. Yıllar sonra şu buz gibi olmuş kahvenin ve kaçıncı kez dönen Imogen Heap'in tadını bu kadar alamayacaksın. Belki o zaman sigara da içemeyeceksin. Şunun şurasında, hayattan çalabileceğin son 2-3 yılını yaşıyorsun. Çünkü 3 yıl sonra seçimlerini tamamlamış ve hangi kapıdan geçeceksen geçmiş olacaksın. Planlarından da, plansızlıklarından da bu kadar zevk alamayacaksın. İçedönük ve kendinle kaldığın zamanlar keyifli olsa da, dışardakilerle yaptıklarını anımsayacaksın.

Bi dakkaa!!! Aklıma Ağır Roman'dan süper bir dörtlük geldi, kapanışı onunla yapalım.

Savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye;
zaman ki sana hasta olmuş, incelikli haytasın.
raksederken mahallenin maşallahı, eyvallahı,
güzelleş be oğlum, şimdilik, ölümüne kadar hayattasın.