2 Kasım 2011

Lady Justice'in Suçu Ne?

Lady Justice, Roma mitolojisinde Justitia adlı adalet tanrıçasıdır. Yunan mitolojisinde ise Dike'a denk gelmektedir. Daha çok ahlaki değerlerle güçlendirilmiş bir adalet anlayışını betimlemektedir. Rönesans'tan beri, Lady Justice, bir elinde kılıç diğer elinde terazi bulunan bir kadın olarak tasvir edilmektedir. Kadının gözleri bir göz bağı ile bağlanmış vaziyettedir... 

Çok farklı bir post hazırlayacaktım ama, az önce haberlerde izlediğim N.Ç.'nin davasıyla ilgili açıklamaları duydukça kan beynime sıçradı.

Biz nasıl bir ülkede yaşıyoruz ya? Nasıl bir Hukuk Sistemi?

Oğlunun cenaze töreninde, Başbakan hakkında ağır konuşan şehit babasına 11 yıl hapis cezası veriliyor. Her ne kadar sonrasında, acıyla yapılmış bir hata olarak kabul edilip karar askıya alınsa da, aynı eylemin tekrarlanması halinde cezanın hayata geçirileceği söyleniyor.

Gelin görün ki, acılı bir babaya en acı günlerinde bu cezayı verme potansiyelinde olan sistem, Türkiye'nin gündemini aylarca meşgul etmiş başka birine daha bu cezayı veriyor. Kime mi?

Hasta ruhlu genç bir çocuk... Gencecik kız arkadaşınının başını kesip, çöp konteynırına atıyor. Kolluk kuvvetlerini bir yıla yakın meşgul edip kaçak yaşıyor. Aranan evinde sahte kimlikleri bulunuyor... Cem Garipoğlu "Münevver Olayı" adı altında gerçekleştirilen bir operasyonla, seri katil filmlerini aratmayacak bir aksiyonla aranıyor. Sonra yakalanınca da, bu cezayı haketmeyen şehit babasına verilenle aynı oranda cezaya (11 yıllık hapis cezası) çarptırılıyor.

Bu nasıl bir denge ya?

"13 yaşındaki N.Ç'yi korumaya aldığımızda yapılan iğrenç tecavüzler nedeniyle oturamıyordu. Dörtten fazla ameliyat oldu. Günlerce uyuyamadı..." sözü mü daha çok yumrukluyor insanın midesini, yoksa "Kendi rızası vardı" sözü mü, bilemiyorum.

Bir hakimin "Göster bakalım nasıl yaptılar?" diye sorması mı bana adalet kavramını sorgulatıyor, yoksa 26 tecavüzcünün mesleklerine dönüp, hayatlarına aynen devam ediyor olmaları mı, bilemiyorum.

Geçirdiğimiz acı dolu 2 hafta boyuncu, içimden pek fazla şey yazmak gelmedi. Yoksa biliyorsunuz, artık daha düzenli bir blogger olmaya çalışıyorum. Ama sadece ben değil, benim gibi birçok arkadaşım da, ülke olarak içinde olduğumuz bu sıkıntılı durumlarda, bloglarını önemli meseleler için kullanmayı tercih ettiler. Umarız birilerine yardımcı olabilmişizdir. Bu iki haftaya sığdırmış olduğumuz acıların, siyasi boyuttaki yansımalarıyla ilgili konuşmak istemiyorum. Şayet düzensizlik ve bürokratik sistemdeki dev açık yeterince ortada... Umarım, tüm ülke olarak gerçekleştirdiğimiz bu yardımlaşma ve kardeşlik görüntülerine sebep olan olayları ve ciddiyeti, sandık başına geçeceğimiz zamanlarda da, yine tüm ülke olarak aklımıza getiririz.

Son olarak söylemek istediğim bir şey var. Adaletin Simgesi olarak tasnif edilen Lady Justice'e, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum. Yazıktır, zaten gözleri de bağlı, bu kadar sapık ruhlu insanın bulunduğu bir toplumda, tecavüz edilmeye hazır gibi algılanmasın.

Sayın Bakanım, size sesliyorum, sahip çıkalım Justice'e. Gomşumuz oluyo da bizim o, gomşumuz oluyo...

Justice'in elinde tuttuğu teraziyi de, Yargı'ya armağan edelim diyorum. Bir tarafa, 26 tecavüzcüyü, diğer tarafa da kendilerini koyup baksınlar bakalım, dengede duruyor mu? Daha da olmadı, o teraziyle yapacak bir şeyler bulurlar artık...