20 Mart 2013

Hani verdiğin sözler...

Biliyorum, blog alemindeki güvenilirliğimi tamamen yerle bir ettim. Aylar aylar önce, "Çok gaza geldim, bloğum şöyle böyle olacak, kafamda yeni projeler var..." diye diye hem kendimi hem sizi gaza getirdim. Üstüne 31 Aralıkta lansmanımı yapıcam dedim; ama ne oldu, her zamanki gibi zaman sorunumuz nedeniyle verdiğimiz sözleri tutamadık.


Haaa! Bu arada harekete geçmedim sanmayın. Harekete geçtim. Onca düşünüp taşnmadan sonra, kafamdaki projeyi Escape from the Cage'de değil, yeni bir blogda hayata geçirmeye karar verdim. Burasının yeri benim için özel ve bu yapıyı bozmak istemiyorum. O yüzden yeni bir domain aldım, yeni blogumun tasarımını yaptım. Kendime mail hesabı açtırdım. Birkaç deneme yazısı oluşturdum. Fikirlerimi çevremle paylaştım, daha çok fikir aldım. Fekat kaderin belli oyunları nedeniylen, bu iş sarktı da sarktı. Baktım o cephe geniş bir zaman istiyor, Escape from the Cage'i daha fazla ihmal etmeyeyim dedim.

Bu arada koca yılı bitirdik, 2013'e girdik. Hatta neredeyse Mart'ın sonunu getirdik. Sizinle paylaşma imkanım olmadı ama 2013'ü, başınabuyruk, asi ve spontane gelişmeler yılı olarak addettim. Daha 2013'e girdiğim ilk saatlerden bir sürprizler, bir olaylar ki of... Anladım ki, plan program tanımayacak bu haylaz. Biz de ona ayak uydurduk, öyle spontane takılıp gidiyoruz.

Pek tabii her şey öyle çok kıyağında geçmiyor, hayat sürprizlerle dolu. En son yazımdan sonra başıma gelenlere dair başlıklar: Terkedildim, kaza geçirdim, ufak çaplı bir hayata küstüm, sağlık sorunları nedeniyle sporu bıraktım, 25 yaşına girdim vs.

Bu detayların hepsini tek bir posta sığdırmak zor. O yüzden siz bu hafta takipte kalın.

Hoş, ben yine hiçbir şey için söz vermeyeyim de...