24 Ekim 2012

IAMX geliyor...



Birkaç yıl önce Imogen Heap ile birlikte seslendirdikleri My Secret Friend'le sesini duyduğum, sonra da İzmir'deki iş arkadaşım Atilla sayesinde albümüne eriştiğim IAMX'i son 2 yıldır oldukça fazla dinlerim. Sneaker Pimps grubundan Chris Corner'ın 2004 yılında oluşturduğu bir solo proje IAMX'in şarkı sözlerinde genel olarak cinsellik, ölüm, heyecan, sarhoşluk, çöküş, din, ruh hastalığı ve politikaya göndermeler vardır. Bu başkaldırı ve anarşi dolu yaklaşım sadece sözlerle değil, bir şarkıyı şarkı yapan her unsurda hissedilecek derecede yoğundur.

IAMX için, görsellik de müzik kadar önemli bir unsur. O kadar ki dinleyicileri karşısına vücudunu boyayarak çıkan Corner, sahne tasarımlarını ve uygulamasını da arkadaşlarıyla birlikte kendisi yapıyormuş. IAMX'in bu görsel gücü, gerek Corner'ın kendi yönettiği, gerekse başka yönetmenlerle çalıştığı video kliplerinde de görülebilir.

Bugüne kadar 4 stüdyo albümü çıkaran IAMX, 5. albümünün hazırlıklarına başlayacağının duyurusunu Şubat 2012'de yaptı. En son yapılan açıklamaya göre, bu albümün adı "The Unified Field" olacak. Albümün prodüksiyon ortaklığını, Adele and Arctic Monkeys'in albümlerinin de prodüktörü olan Jim Abbiss yapacak. Benim beklentim yüksek..

IAMX yüksek enerjisi, sıradışı sahne tasarımları ve tiyatral canlı performansları ile Avrupa'da (bilhassa Berlin'de) bu kadar dikkat çekerken, Türkiye'ye, ayaklarımızın dibine kadar gelmesi, beni tabii ki çok sevindirdi. Bir aksilik olmaz da o gece orda olursam, show sonrasındaki yorumlarımı da bloga yazarım. Şimdi gelin Imogen Heap - IAMX düetini dinleyelim.



IAMX
24 Kasım 2012 Saat: 23.30
Babylon İstanbul

23 Ekim 2012

Bunu Yapabiliriz Beyler!


Bugün benim ev erkekliği konusunda rüştümü ispatladığım gündür. Bugün benim 6,5 saat durmaksızın temizlik yaptığım, süpürgesinden paspasına, viledasından toz almasına kadar her bişeyi tek başına tamamladığım, yetmezmiş gibi üstüne iki posta çamaşır yıkayıp, (üstelik onları koyu ve açık renkler olarak ayırıp) ipe astığım, bulaşık makinasına rekor bulaşık sığdırdığım, en son da banyoya girip vücudumu da evin temizliğine uygun hale getirdiğim gündür.

Eğer vaktim olsaydı, Cafe Fernando'dan tarifini aldığım şu keki de yapmayı planlıyordum ama, vileda beklediğimden daha uzun sürdü.

Diyeceğim o ki beyler, yapamıyorum diyerek yan çizmeye gerek yok. Bu gibi bahanelerimiz yüzünden bekar olanlarımız miskin ilan edilirken, evli olanlarınız eşlerinden "başım ağrıyor" ambargosu yiyor. Zaman erkeğin gücünü gösterme zamanıdır. Haydi centılmıns, We can do it!

Bayan okuyuculara not: 24 Yaşındayım. Bekarım.

22 Ekim 2012

Scorpions


“Send Me An Angel”, ”Still Loving You”, ”Hurricane”, ”Always Somewhere”, ”Humanity” gibi birçok ölümsüz şarkı ile tüm dünyada 100 milyondan fazla albüm satan ve birçok ödüle layık görülen efsane Rock grubu Scorpions, geçtiğimiz cuma İstanbullu müzikseverler ile buluştu. 19 Ekim’de Maçka Küçükçiftlik Park’ta sahne alan grubun hayranları, konserden saatler önce alana gelerek uzun kuyruklar olusturmuştu. Bense sevgili arkadaşım Aynur sayesinde, bu uzun kuyruklara dahil olmadan, ardına kadar açılan kapılardan içeri girip zevk ve sefa içinde konser moduna geçtim.

2010 yılında başlayan ve hala devam eden ‘Farewell’ dünya turnesinden sonra, bizler grubun dağılmasını beklerken, onlar ‘Sting in the Tail’ albümlerini çıkarıp, elde ettikleri başarının ardından kariyerlerine devam etme kararı aldı. Yıllardır kendilerini gönülden destekleyen hayranlarına ve The Beatles, The Rolling Stones gibi gruba müzik kariyerlerinde ilham veren efsanevi isimlere bir teşekkür niteliğinde olan ‘Comeblack’ albümünde,  ‘Rock You Like A Hurricane’, ‘Wind Of Change’ ve ‘Still Loving You’ gibi ölümsüz şarkılar, Klaus Meine, Rudolf Schenker ve Jabs & co.’nun yaratıcılığı eşliğinde günümüz teknolojisinin olanaklarıyla yeniden kaydedildi.

Konserde de, yine efsaneleşmiş şarkılarından oluşan bir setlist'le sahne alan Scorpions üyelerinin sahnedeki enerjileri çok etkileyiciydi. O kadar ki, sahnede 50’li yaşların üzerindeki grup üyeleri değil, 25’li yaşlarında delikanlılar vardı sanki… Her jenarasyondan dinleyici kitlesinin katıldığı konserde yaklaşık 12 bin kişi, Scorpions’ın sahneye çıkması ile tek bir yürek oldu. Konser öncesinde, geçtiğimiz sene ilk albümü ile Türk rock dünyasına giriş yapan Ayşe Saran sahne aldı. Son olarak 2010’da Türkiye’deki 10 bini aşkın hayranıyla buluşan Scorpions’ın, İstanbul konseri uzun sure hafızalardan silinmeyecek.


18 Ekim 2012

İçimde değişen bir şeyler var...

Hello dear fantastic followers,

Olmuyo... Bu bünye bir ayda birkaç yazıdan fazlasına erişemiyor. O yüzden bundan sonra "düzenli yazıcam" laflarıma inanmayın.

Ama blog dünyasından uzak değilim. Hatta bu aralar bayağa sağlam bloglar keşfettim. Çoğu da erkeklere özel moda blogları. Spesifik bir tarzım olmadığı eleştirisini aldıktan sonra hayatımda ilk defa moda bloglarına sardım ;) Takip ettiğim birkaç markanın ve birkaç blogger arkadaşın dışında moda konusunda çok uzman değildim ama içine girdikçe detaylar öyle bir büyüyor ki, ilgi ve merak beraberinde geliyor. Sağlam kombinasyonların ekran fotoğraflarını çekip kendime ufak çaplı bir sonbahar kreasyonu oluşturdum sayılır. 

Onun dışında, en son çalıştığım firmayla yollarımızı ayırmamızdan bu yana, bir hayli boş zamana sahibim. Ama bu boş zamanları, önceki yıllardaki gibi, enbesile bağlayıp sadece bilgisayar başında geçirmiyorum. Yoga yapıyorum (Bu cümleyi yazarken bir haftadır yapmadığım aklıma geliyor ve vicdan azabı duyuyorum), ingilizce okumalar yapıyorum, güzel yemekler yapıyorum, güzel diziler izliyorum, geziyorum ;) İstanbul'a çok yakıştığına inandığım şu havalarda gezmeyi çok seviyorum. 

Geçtiğimiz 3 haftada da güzel bir şey daha yaptım: Haftaiçi her gün Türkmax'ta yayınlanan Her Şey Tadında programına konuk katılımcı olarak katıldım. ;) Accayip keyif aldım. Set ortamına tanık olmak ayrı, masadaki muhabbet ayrı keyifliydi. Canlı yayında olmamıza rağmen bir yerden sonra o kadar rahatladım ki, "Geçen gün bu konuyu ben hangi arkadaşımla konuşmuştum yaa?" dediğim her şeyi, sonradan hatırlıyorum ki magazin masasında canlı yayında konuşmuşuz :P Sanırım bu katılımcılık, kariyer hayatımın başlarında olduğum şu dönemlerde ne istediğimi anlamama yardımcı oldu. Something happens inside of me...

Değişim dönemi geldiyse eğer, bloğumuzda da bu değişimi yaşatmak lazımdı değil mi? Gördüğünüz gibi bloguma yeni kıyafet giydirdim. Aslında 1 ay kadar sonra Escape from the Cage'in ikinci yaş gününde yeni tasarım yapmayı planlamıştım ama önceki tasarım son günlerde beni çok itti. Ortaya böyle bir şey çıktı...

Şimdilik bu kadar. 

Öperim ;)