5 Mart 2011

İyi ki Doğdun...

0-1: Tek tük adımlarla da olsa yürümeye başladım.

1: Tek tük kelimelerle de olsa, konuşmaya başladım. 

2: Ailemin plajda beni kaybetmesiyle, ilk tüpsüz dalış denememi gerçekleştirdim. Bulunana kadar bir hayli panik yaşattım. En son, deniz suyunun 30 cm aşağısında yüzükoyun yatarken bulundum.

3: Merdivenden düşüp omzumu kırdım.

4: Kuzeninin doğmasıyla pabucu dama atılmış bir çocuk olarak hayatıma devam ettim.

5: İlk dayağımı arkadaşım Faruk'tan yedim.

6: Dayım ve ablamla birlikte ilk kez sinemaya gittim. Karanlıkta, merdivenlerden düştüm. Hayatım boyunca görüp görebileceğim en güzel yerin Sinema Salonu olacağına kanaat getirdim.

7: Okula başladım. Sınıf başkanı oldum. Karnemde bütün derslerimi beş getirdim. Karne günü eve dönerken, Faruk'u araba çarptığını öğrendim. Akşama ölüm haberini aldım. Ölüm kavramıyla ilk o zaman tanıştım.

8: Taşındık. İlk defa kendimize ait bir çocuk odasına sahip olmakla, yaşantımızın amerikan aileleri gibi olacağını sandım.

9: Zannedersem ilk ayaküstü depresyonumu geçirdim.

10: Hayatımda olabileceğim maksimum seviyede inek oldum.

11: Zannedersem benim ergenliğim o yıl başladı.

12: Okul değiştirdim. Sabahın 6'sında kalkıp Balatçık-Karşıyaka hattını arşınlayan en genç isim oldum. Uykusuzluktan olsa gerek, herhalde ikinci ayaküstü depresyonumu bu dönemde geçirdim.

13: İlkokul boyunca tavan yapan derslerimi ve popüleritemi, yeni okulumda bir hayli düşürdüm. Bunun üzerine, etrafıma büyüklük taslamaya, kendime yeni uğraşlar bulmaya başladım. Tam bir sinema düşkünü oldum. 

14: Tiyatro eğitimine başladım. İlk kez sahneye çıktım.

15: Liseye başladım. Lise'nin de bir boka benzemeyeceğini daha ilk baştan anladım.

16: Lise üzerine yaptığım öngörümlemenin ne kadar yerinde olduğunu görüp kendimle gurur duydum. "Üniversiteye kısmet" diyerek, ÖSS'ye hazırlanmaya başladım.

17: Koca bir yıl boyunca kendime yatırım yaptım. Hayvanlar gibi çalıştım. Kendimi disipline ederken, kendimi keşfettim... Üniversiteye girdim.

18: "Tamam ulan artık büyüdüm" dedim.

19: "Bi büyü lan gerizekalı" dedim.

20: Sakin ve derinden yaşamaya başladım. Ayaklarımı yere daha sağlam basmaya çalıştım. Hayatımın en karmaşa dolu sürecini geçirip, ilk defa kendimi hiç olmadığım kadar yalnız hissettim.

21: Temiz bir sayfa açtım, ilk satırlarına hayallerimi yazdım, altına durum değerlendirmesi yaptım, hedefleri teker teker oturtmaya, hayatımı tıkır tıkır yaşamaya baktım...

22: Birey olmanın, kendi yağında kavrulmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu anladım. Kendine güvenmenin hayattaki en önemli unsur olduğuna, kimseye gereğinden fazla güvenmemenin ise, olgunlaşmak olduğuna inandım. Doğruyu yanlışı görebildiğim, güçlü hissettiğim, hedeflerime giden yolun başında olduğum şu yaşları layığıyla yaşamaya başladım.

23: ?

Şimdi ne olacağını pek de bilmiyorum. Açıkçası düşünmek de istemiyorum. Hesapsızca, plansızca devam etmek istiyorum. Bu yaşa kadar gördüklerim benim yol haritam. Çocukluk hayallerim yanımda, gençlik hedeflerim sırtımda... Ne kadar yoldan çıkarsam çıkayım, bunların beni tekrar yola sokacağını, birer bariyer gibi, temiz yolumu mayın tarlalarından ayıracaklarını düşünüyorum.

23 yaşına girdim. Bana yaşım sorulduğunda, nedense içimden 19-20 demek geliyor. Kendimi 23 yaşında hissetmiyorum. Hayatımın hangi evresinde bu üç yılı kaybettiğim de bilmiyorum.

Sık sık, geriye dönüyorum. Ama artık, saçma sapan hikayeleri teşelemek için değil, 5-6 yaşlarındaki Yiğit'le konuşmak için. Onun lafını dinlersem mutlu olacağımı biliyorum. Onun yardımını alarak karar veriyorum. Saf tavırlarıyla kurduğu hayallerden besleniyorum. Onunla, başka biriymiş gibi konuşuyorum. Onu zamanında mutlu etmiş ve gelecekteki Yiğit'i de mutlu edeceğine inandığı hikayeleri dinliyorum. Bir tarafımın her geçen gün inadına yozlaşmasına bakılırsa, ben bugün hala onun hayalleri sayesinde hayattan zevk alıyorum.



İyi ki doğdun Yiğit. İyi ki varsın. İyi ki hala benimle birliktesin. Seni seviyorum...